Netanyahu ABD’de: Biden’ın adaylıktan çekilmesi İsrail liderinin ziyaretini nasıl etkileyebilir?
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu hafta ABD’yi ziyaret ediyor. Netanyahu hem İsraillilerin hem de ABD yönetiminin Gazze savaşını sona erdirme baskısı altında. Peki, Washington’daki siyasi çalkantı bu ziyareti ve gelecekteki ilişkileri nasıl şekillendirebilir?
Netanyahu, Covid’e yakalanan ABD Başkanı Joe Biden’ın iyileşmesi halinde onunla görüşecek. Ayrıca Kongre’nin ortak oturumuna hitap edecek ve bunu dördüncü kez yapacak tek yabancı lider olacak.
Bu ziyaret, iki ülke yönetimi arasında aylardır süren gerginliğin ardından, Washington’la yeniden bir araya gelmek ve en önemli müttefikiyle ilişkilerinin hala iyi olduğu konusunda İsraillileri ikna etmek için Netanyahu’ya fırsat sunuyor.
Ancak Biden’ın başkanlık seçimlerinde adaylıktan çekilmesiyle, Beyaz Saray eksenli siyasi belirsizlikler öne çıktı ve muhtemelen Netanyahu’nun ziyaretine olan ilgi azaldı.
Netanyahu uçağı kalkana dek İsrail’de istemediği bir ilgiyle karşılaştı. Protestocular onun ülkede kalıp İsrailli rehinelerin serbest bırakılması için Hamas ile yapılacak ateşkes anlaşmasına odaklanmasını talep ediyordu.
Gösteriye katılan rehine ailesi üyelerinden Lee Siegal, “Masadaki anlaşmayı imzalayana kadar, Amerikan siyasi kaosuna hitap etmek için nasıl kalkıp Atlantik ötesine uçtuğunu anlamıyorum” diyor.
Lee Siegal’in 65 yaşındaki kardeşi Keith, Gazze’de rehin tutuluyor.
Siegal’e göre Netanyahu “engel” olmayı bırakıp ateşkes anlaşmasını imzalamadığı için bu gezi siyasi bir hamle.
Netanyahu’nun kendi siyasi çıkarları için süreci yavaşlattığına dair yaygın bir kanı var. Zira kısa süre önce ilerleme kaydediyor görünen görüşmelere yeni koşullar getirerek müzakerecilerini kızdırdı.
Başbakan, Hamas’a taviz vermesi halinde hükümetini düşürmekle tehdit eden iki aşırı sağcı bakanın baskısına boyun eğmekle suçlanıyor.
Bu algılar, görüşmeler için son formülü ve bir anlaşmaya varılabileceği konusunda iyimserliğini ifade eden Beyaz Saray’daki hayal kırıklıklarını arttırdı.
En İsrail yanlısı başkanlardan biri olan ve kendini Siyonist olarak tanımlayan Biden, 7 Ekim’deki Hamas saldırıları sonrasındaki tutumu ve desteğiyle İsrailliler tarafından övgüyle karşılandı.
Ancak daha sonra Netanyahu’nun Gazze’de Hamas’a karşı “topyekûn zafer” talebinin maliyeti konusundaki endişelerini ifade etti.
Beyaz Saray, savaş sonrası bir Filistin devletini içeren çözümü reddettiği için, Filistinli sivilleri koruma ve yardım akışını arttırma çağrılarına direndiği için Netanyahu’ya kızgın.
Biden yönetimi, Gazze’de artan ölü sayısı nedeniyle ülke içinde de tepkiyle karşı karşıya ve çatışmanın bölgeye yayılmasından endişe ediyor.
Joe Biden’ın başkanlığı, yetenekleriyle ilgili tartışmaların girdabında zayıflarken uzmanlar İsrail Başbakanı üzerindeki baskıyı sürdürmesi için daha az alan olduğu kanısında.
Ancak İsrail’in eski başbakanlarından Ehud Barak, yarıştan çekilme kararının Netanyahu’ya baskı anlamında Biden’ın elini güçlendirmiş olabileceğini söylüyor.
BBC’ye konuşan Barak, “Dış politika konusunda topal ördek değil, bir bakıma daha bağımsız (çünkü) seçmenler üzerindeki herhangi bir etkiyi hesaba katmak zorunda değil” diyor ve devam ediyor:
“İsrail’le ilgili olarak muhtemelen gerçekten yapılması gerekenleri yapmak için eli daha serbest.”
Kongre’nin Netanyahu’yu konuşmaya davet etmesini “hata” olarak değerlendiren Barak, birçok İsraillinin Hamas saldırısının gerçekleşmesine izin veren politika hatalarından dolayı onu suçladığını ve her dört kişiden üçünün istifasını talep ettiğini belirtiyor:
“Bu adam İsrail’i temsil etmiyor. İsraillilerin güvenini kaybetti. Amerikan Kongresi’nin Netanyahu’yu bizi kurtarıyormuş gibi görünmeye davet etmesi İsraillilere yanlış bir sinyal, muhtemelen Netanyahu’nun kendisine de yanlış bir sinyal gönderiyor.”
Netanyahu, Hamas’ın askeri olarak önemli ölçüde zayıflatıldığı inancıyla, askeri baskının devam etmesi gerektiğinde ısrar ediyor.
İsrail’den ayrılmadan önce yaptığı açıklamalarda Başkan Biden ile yapacağı görüşmenin tonunun da bu olacağını söyledi:
“Bu aynı zamanda önümüzdeki aylarda her iki ülke için de önemli olan hedefleri nasıl ilerletebileceğimizi kendisiyle tartışmak için bir fırsat olacak. Bu hedefler, tüm rehinelerimizin serbest bırakılmasını sağlamak, Hamas’ı yenmek, İran ve vekillerinin terör ekseniyle yüzleşmek ve tüm İsrail vatandaşlarının kuzeydeki ve güneydeki evlerine güvenli bir şekilde dönmelerini sağlamak.”
Netanyahu’nun Kongre’ye de aynı mesajı taşıması ve “İsrail için çok önemli olan partiler üstü desteği sağlamlaştırmaya çalışması” bekleniyor.
Ancak Netanyahu’nun politikaları Kongre’deki partiler üstü desteği böldü. Cumhuriyetçiler onun etrafında toplanırken Demokratlardan gelen eleştiriler artıyor.
ABD Senatosu’nda çoğunluğa sahip Demokratların lideri Chuck Schumer, geçtiğimiz günlerde mecliste ayağa kalkarak Netanyahu’nun Filistinlilerle kalıcı bir barışın önündeki engellerden biri olduğunu söylediğinde Washington’da ufak bir depreme neden oldu.
ABD’nin eski İsrail Büyükelçisi Thomas Nides hafta sonunda BBC’ye verdiği demeçte “Umarım Başbakan Kongre’deki pek çok üyenin endişesini anlar ve onlara hitap eder” dedi.
Buna “yapılan mücadelenin Filistin halkıyla değil Hamas’la olduğunu ifade etmek ve insani meseleler” de dahil.
Bu, Kamala Harris’in Demokratların adayı olması halinde dile getireceği bir mesaj.
ABD’nin politikasında ise bir değişiklik olmayacak: İsrail’in güvenliğine bağlılık, Gazze’deki çatışmanın sona erdirilmesi ve Arap devletleriyle bölgesel bir barışa dayanan bir gelecek planı.
Ancak tonda bir farklılık olabilir.
Harris, Biden’ın İsrail ile olan uzun geçmişini ve duygusal bağlarını paylaşmıyor. Ortadoğu’dan sorumlu eski savunma bakan yardımcısı Mick Mulroy, Harris’in farklı bir nesilden geldiğini ve “Demokrat Parti’nin genç unsurlarının duygularına daha yakın olabileceğini” söylüyor.
Mulroy’a göre, bu, Gazze’de kullanılmak üzere ‘ABD’den gönderilen silahlara, mühimmatlara kısıtlamalar getirilmesini içermesi daha muhtemel’ bir duruş.
Netanyahu bu ziyareti, elinin Gazze’deki tartışmalardan çok daha rahat olduğu İran tehdidine yönelmek için kullanabilir. Özellikle de Yemen’deki İran destekli Husilerle yaşanan son gerilimin ardından…
Ancak İsrail’de yayınlanan Walla News’in diplomasi muhabiri Tal Shalev’e göre Netanyahu’nun asıl hedef kitlesi ülke içinde.
Shalev, İsrail’i ABD’ye en iyi sunabilecek kişi olarak onun “Bay Amerika” imajını yeniden canlandırmak ve 7 Ekim saldırılarıyla sarsılan imajını düzeltmek istediği kanısında:
“ABD’ye gidip Kongre’de konuştuğunda veya Beyaz Saray’da bir basın toplantısı yaptığında, seçmen tabanı için bu, ‘eski Bibi geri döndü’ anlamına geliyor. Bu 7 Ekim’den sorumlu olan başarısız Bibi değil. Bu, Kongre’ye giden ve ayakta alkışlanan eski Bibi.”
Bu aynı zamanda Washington’da büyük bir siyasi dalgalanmanın yaşandığı bir dönemde eski Başkan Donald Trump ile bağlantılarını sürdürme fırsatı da veriyor.
Shalev’e göre, “Netanyahu Başkan Trump’ın kazanmasını istiyor ve seçimden önce Başkan Trump’la aralarının iyi olduğundan emin olmak istiyor.”
Netanyahu’nun zamana oynadığı ve Trump’ın kazanması halinde Biden yönetiminden gördüğü baskının bir nebze hafifleyeceğini umduğu yönünde yaygın bir görüş var.
Israel’s Policy Forum’dan Michael Koplow’a göre, “Netanyahu’nun Trump’ın kazanması halinde her istediğini yapabileceği varsayımıyla bu konuda istekli olduğuna dair neredeyse evrensel bir algı var”.
“Ateşkes ya da Batı Şeria’daki yerleşimler ve yerleşimci şiddeti konusunda kendisine baskı yapan bir Biden yok. Trump’ın restorasyonunda durumun bu şekilde okunmasından şüphe etmek için pek çok neden var ama Netanyahu muhtemelen buna inanıyor.”
Asıl soru, Biden’ın başkanlık yarışından çekilmesiyle bu baskının azalıp azalmayacağı ya da gerçekten de görevdeki son aylarını Gazze savaşını sona erdirmeye odaklanmak için kullanıp kullanmayacağı.